home icon ile ilgili görsel sonucu Prof. Dr. Özcan UZUN
Psikiyatri Uzmanı
 
                  
  SOSYAL FOBİ (SOSYAL ANKSİYETE BOZUKLUĞU) 

 

Sosyal anksiyete bozukluğu ve sosyal fobi eş anlamlı olarak kullanılan terimlerdir. Sosyal fobide temel patoloji, sosyal ortamlarda ya da performans gösterilmesi beklenen durumlarda, bireyin, aşağılanmasına veya utanç duymasına neden olabilecek biçimde bir davranış göstereceğine ilişkin belirgin ve inatçı bir korku duymasıdır.

Bu korku ve sonucunda oluşan kaçınma davranışları, bireyin iş, sosyal ve özel yaşamını kısıtlamaktadır. Yaşam boyu yaygınlığı %8-12 olarak verilmektedir. Kadınlarda erkeklere oranla biraz daha fazla görülür. Genellikle kronik seyreder; ortalama süresi en az 20 yıldır. 

Korkulan toplumsal durumla karşılaşıldığında ortaya çıkar yani duruma bağlıdır. Yüz kızarması, el titremesi, bunaltı veya ani idrar çıkarma hissi gibi bir kısım anksiyete belirtileri ile gidebildiği gibi tam bir panik atağının belirti kümesi ve şiddetinde de olabilir. Sosyal anksiyetesi olanlar  konuşmayı başlatamazlar, göz göze gelmekten kaçınırlar, diğer insanlara göre daha az konuşurlar, daha uzun süre sessiz kalırlar, cevap vermekte gecikirler, konuşmaya eşit ölçüde katılamazlar, bazen meslekleri gereği insanlarla ya da toplum önünde konuşmak zorunda olsalar bile, yeterli ya da rahat görünmek için fazla çaba harcarlar.

Dikkatleri kendilerine yönelmiş durumdadır; diğer insanların kendileriyle ilgili ne düşündüğüyle fazla meşguldürler; bu kendine yönelme süre giden bir iç diyalog halindedir. Sosyal fobide görülen bilişsel belirtiler özetle; “rezil olacağım”, “komik duruma düşeceğim”, “herkes ne kadar aptal olduğumu düşünecek”, “ne kadar beceriksiz olduğum anlaşılacak”, “bir daha kimse benimle arkadaşlık yapmak istemeyecek” şeklindedir. Bedensel belirtiler ise genellikle yüz kızarması, çarpıntı, terleme, titreme, gerginlik, midede rahatsızlık, ağız kuruluğu, nefes almada güçlük, bayılma hissi, baş dönmesi ve kulak çınlaması şeklinde kendini gösterir. Sosyal anksiyete bozukluğunun tedavisi, toplumda sık görülen bir bozukluk olmasından, kronik seyretmesinden ve kişinin yaşantısını olumsuz etkilemesinden dolayı önemli bir konudur. 

Liebowitz Sosyal Fobi Ölçeği’nde belirlenen sosyal durumlar şu şekildedir:

Toplum içinde telefonla görüşme 

Küçük bir grup etkinliğinde yer alma         

Toplum içinde yemek yeme          

Toplum içinde bir şeyler içme         

Yetkili biri ile konuşma                         

Dinleyiciler önünde konuşma, rol yapma                                                            

Partiye, eğlenceye gitme                                                  

Başkaları tarafından izlenirken çalışma         

Başkaları tarafından izlenirken yazma           

Çok iyi tanımadığı biriyle telefonda görüşme

Çok iyi tanımadığı biriyle yüz yüze konuşma 

Yabancılarla karşılaşma                                  

Genel tuvaletleri kullanma                              

Birilerinin oturduğu odaya girme                    

İlgi odağı olma                                                 

Bir toplantıda hazırsızlık konuşma yapma      

Yetenek, yeti veya bilgi testine tabi tutulma   

İyi tanımadığı birine onaylanmadığını veya aynı düşüncede olmadığını ifade etme

Çok iyi tanımadığı birinin gözlerinin içine bakma                                               

Önceden hazırlanmış bir raporu bir gruba sözel olarak sunma

Romantik veya cinsel ilişki amacıyla birini tavlamaya çalışma                                          

Alınan bir malı parasını geri almak üzere  iade etme                                                         

Parti, davet verme                                                     

Israrlı bir satıcıya karşı koyma     

Sosyal fobi tanı kararı için

İnsanların kendisini inceleyebileceği ve eleştirebileceği ortamlarda bulunmaktan belirgin derecede korku olmalıdır.  Korkulan toplumsal durumla karşılaşma hemen her zaman duruma bağlı  bir anksiyete / panik atağıyla sonuçlanmalıdır.  Kaçınma davranışı ve işlev kaybı ortaya çıkmış olmalıdır.  Belirtiler genel bir medikal hastalık, bir madde kullanımı ya da başka bir psikiyatrik bozuklukla daha iyi açıklanamamalıdır.

Nedenleri

Sosyal fobikler sosyal ilişkilere daha olumsuz yüklemeler yaparlar. Örnek düşünce  ‘Bakın, ben her şeyi nasıl berbat ediyorum.’ ve ‘Benden bir şey çıkmayacak, ben size söylüyorum...’  Sosyal fobiklerin kendi sosyal davranışlarını abartılı, olumsuz düzeyde aşağılama eğilimleri vardır.  Sosyal fobikler kendi davranışlarına aşırı bağlanmalar yaparlar, genellikle ise diğer kişilerin davranışlarına çok daha bağlıdırlar.  Kendileri için çok seçicidirler. Kendileri ile ilgili hoş, olumlu, durum ya da olaylar önemsiz kabul edilip bir kenara konur, bunun yanı sıra yetersiz, doyumsuz olaylar anımsanır ve uzun süre üzerinde durulur.  Sosyal ilişkilerde hoş olan durumlarda kendileri dışında neden ararlar,  ancak hayal kırıklığı yaratan olayların nedenlerini kendilerinde ararlar.

Sosyal anksiyetenin güncel bilişsel kuramına göre bu rahatsızlıkta bilişsel olarak iki ana sorun söz konusudur:  

  • Başkalarıyla birlikte iken bir işi (performance) başaramama ve buna bağlı olarak olumsuz değerlendirilme korkusu

  • Dikkatin bireyin kendi içsel uyaranlarına toplanması.

Çağdaş bilişsel terapinin kurucusu olan Beck, sosyal anksiyeteyi açıklayan ilk bilişsel modeli de geliştiren kişidir. Beck’in sosyal anksiyete bozukluğunun da içinde yer aldığı ve kendisinin ‘incelenme anksiyetesi’ adını verdiği durumlara ilişkin ortaya attığı ilk modele göre sosyal anksiyete, diğer insanlardan gelen sosyal kabul ve onayla ilgili tepkilere karşı aşırı duyarlılık, başarısız edim korkusu ve buna bağlı otonomik aşırı uyarılma hali olarak açıklanmıştır. Beck, sosyal anksiyete yaşantısını, bir ip cambazının yaşadıklarına benzetir. İp cambazının yere düşme korkusu gündelik hayattaki sosyal ortamlarda anksiyete duyan sosyal anksiyeteli bireyin yanlış şeyler yaparak ‘itibardan düşme’ korkusuna benzetilebilir. İp cambazı düşmemek adına yapılması uygun olan katı bir eylemler dizisini belli bir biçimde gerçekleştirmek zorundadır. Benzer şekilde sosyal anksiyeteli birey için de sosyal ortamlardaki edimlerin çoğu (yemek yemek, konuşmak, yazı yazmak vb.) kişinin olgunluğunun ve yeterliliğin sınandığı bir sınav gibidir. Her eylem bireyin iç dünyasındaki imgesel bir izleyiciler topluluğu tarafından değerlendirilir ve becerikli-beceriksiz olarak sınıflandırılır; kişi güvenine yeterliliğine göre yargılanır.

Sosyal anksiyeteli bireyin, diğer insanların kendisinden yüksek ve acımasız standartlara uygun davranmasını beklediklerine inandığından, kendi edimlerinin bunu karşılayamadığı sonucuna ulaşması şaşırtıcı değildir. Bu sonuca ulaşırken anksiyeteli birey, hem kendi iç işaretlerini (sesinin veya elinin titremesi, kızarma, yüzünün görünümü gibi) değerlendirir, hem de ortamdaki olumsuz işaretlere (esneyen biri, eleştirel bir yüz ifadesi gibi) son derece büyük önem atfeder. 

Ortamı yaşarken gerçekleşen bu bilişsel süreçlerin yanı sıra genel olarak sosyal  anksiyete  bozukluğu hastalarının sosyal ortamlardaki davranışları nedeniyle insanlar tarafından, ret edilecekleri, değersiz biri olarak görülecekleri biçiminde bilişsel yapıya yerleşik inançları vardır. Bu hastaların sahip oldukları koşullu inançlara örnek olarak şunlar verilebilir:  ‘Eğer biriyle farklı bir şeyler söylersem, bana aptal derler ve reddederler’  ‘Eğer saygılı görünürsem, insanlar hakkımda kötü düşünürler’ Bilişsel modele göre ara inançlar olan sayıltılar, kurallar ve koşullu inançlar, temel inanç da denilen koşulsuz-mutlak bir takım inançlardan kaynaklanır. Sosyal fobiklerde sık görülen bazı temel inançlar ‘sıkıcıyım’, ‘farklıyım’, ‘eksiğim’ ve ‘yetersizim’dir.

Tedavi

Tedavisinde psikofarmakolojik yöntemlerin ve psikoterapilerin etkinliği gösterilmiştir. Tedavi etkinliğine dair üzerinde en fazla kanıt bulunan ilaçlar serotonin geri alım inhibitörleri  ile serotonin ve noradrenalin geri alım etkisi (SNRI) olan ilaçlardır.