home icon ile ilgili görsel sonucu

Prof. Dr. Özcan UZUN
Psikiyatri Uzmanı

     
         

ALZHEİMER HASTALIĞI (DEMANS)

 

Alzheimer Hastalığı (AH)  demansa yol açan hastalıklar arasında en sık görülenidir. Sinsi başlangıçlı, genellikle yavaş olarak ilerleyen ve bellek problemleriyle kendini gösteren bir beyin hastalığıdır.
NEDENİ
AH’nda kalıtımsal geçiş kanıtlanmıştır, ancak tüm vakalarda bu geçerli değildir. Alzheimer tipi demansların ortalama %3’ü ailesel geçiş gösterirken, geriye kalanlar sporadik (yani kalıtımsal olmayan) olgular olarak değerlendirilir. Yani yakın akrabalarınızda AH varsa, bu sizin ya da çocuklarınızın ileride hasta olacağınız anlamına gelmez. Ancak ailesinde Alzheimer Hastalığı olanlarda bu risk 4 kat kadar fazladır.

Kesin nedeni henüz bilinmemektedir, ancak bazı muhtemel nedenler üzerinde durulmakta ve bu konu üzerinde yoğun çalışmalar devam etmektedir. Beyinde bulunan sinir hücrelerine hasar veren birtakım toksik maddeler etkili olabilir. Sinirler arasındaki iletişimi sağlayan bazı maddelerin üretiminde azalma ve bunlar arasındaki dengede bozulma etkili olabilir.

RİSK FAKTÖRLERİ
Tüm demans tiplerinde en önemli risk faktörü yaştır. En sık 65-85 yaşları arasında görülür ve yaşla birlikte görülme oranı artar. Kadınlarda Alzheimer Hastalığı riski daha fazladır. Erkeklerde ise beyin damar hastalıkları daha sık olduğundan vasküler (damarsal) demans daha fazla bulunur. Alzheimer Hastalığının kadınlarda daha fazla görülmesinde hormonların etkisinin olabileceğine gösterir.

Bazı çalışmalarda, östrojen alan kadınlarda Alzheimer Hastalığı riskinin östrojen kullanmayanlara göre, yarı yarıya az olduğunu göstermiştir. Bu azalma doza ve kullanım süresine göre artmaktadır. Düşük eğitim seviyesinin ileri yaşlarda hem Alzheimer Hastalığı hem damarsal demans gelişmesi için risk faktörü olduğu gösterilmiştir. 75 yaşından sonraki demans sayısında eğitimsizlerde belirgin artış görülür. Eğitimsiz bir kişinin 75 yaşından sonra demansa yakalanma riski, en az 8 yıllık eğitim görmüş bir kişiye göre iki misli fazladır.

Birinci derece yakınlarında Alzheimer Hastalığı bulunanlarda demans gelişme riski ortalama 4 kat fazladır. İki ya da daha fazla birinci derece yakınında Alzheimer Hastalığı olanlarda bu oran daha da artmaktadır. 75 yaşından sonra Alzheimer Hastalığı başlayanlarda, daha önceki yaşlarda başlayanlara göre, aile ilişkisi kesin değildir.

Boksörlerde olduğu gibi, bilinç kaybına neden olan kafa travması ile mültipl kafa travmaları Alzheimer Hastalığı için risk faktörüdür. İleri yaşlarda yapılan doğumun, Down Sendromunda da olduğu gibi, Alzheimer Hastalığı için risk faktörü olduğu bazı çalışmalarda ileri sürülmüşse de bazı çalışmaların bunu desteklemediği görülmüştür.

BELİRTİLERİ
Hastalık oldukça sinsi başladığından aşağıdaki belirtileri kendinizde ya da çevrenizdekilerde fark ederseniz hemen bir  doktorunuza müracaat ediniz. Çünkü erken tanı konulduğunda tedaviden yararlanma şansınız artacaktır.

Bellek zayıflığı: Erken dönemlerde unutkanlık dikkati çeker; özellikle yakın geçmişteki olayları, insanların yüzleri tanıyamama, isimlerini hatırlayamama, telefon numaralarını, tarihi unutma başlar. Aynı soruları tekrar tekrar sorarlar.

Günlük yaşam aktivitelerini yapmada zorluklar: Hastanın sosyal yaşantısında ve iş hayatında problemler yaşamaya başlar ve performansı oldukça düşer düşer. Yeni öğrendiği bilgileri saklayamaz. Bu dönemlerde uzak bellek korunur, asıl sorun yakın bellektedir. Örneğin; bazı telaşlı insanlar yemeği fırında unutabilirler ve yemek yanınca hemen hatırlarlar. Oysa Alzheimer’li hastalar yemeği fırında unutmakla kalmazlar, ne hazırladıklarını da unuturlar. Artık kendi elbiselerini seçmekte de güçlük çekerler.

Kelime bulmakta güçlük: Kelimeleri unuttuğundan cümle kurmakta zorlanır, konuşmanın akıcılığı bozulur, anlama daha iyidir. Bazen doğru kelime yerine uygun olmayan kelimeleri kullanırlar. Bununla da kalmayıp konuşurken kullandığı cümlenin başını hatırlayamadığından yanlış ve anlamsız cümleler de kurarlar.

Zaman ve mekanı karıştırma: Bellek problemleri daha da artar. Çeşitli paranoid hezeyanlar, ve halüsinasyonlar ortaya çıkar. Bu dönemde artık hasta bakıma ve gözetilmeye muhtaçtır, banyo ve giyinme gibi aktiviteleri yardımsız yapamaz. Hasta evden uzaklaştığında evini bulamaz. Objeleri isimlendiremez, zaman zaman inkontinanslar olur. Artık evin içinde odaları karıştırır, anlama da belirgin olarak bozulmuştur, uyku-uyanıklık dönemleri değişmiştir.

Bazen emosyonel parlamalar, şüphecilik, inatçılık ve anlamsız hiperaktivite olur. Hastada geçmişte yaşama durumu olur. Olayları doğru olarak yargılayamaz ve karara varamaz.

EVRELERİ
Bu hastalık belli başlı üç evreden oluşur ve her evre arasında uzun seneler olabilir. Ayrıca bazı hastalar bu evrelere tabi kalmadan değişik seyredebilir.

EVRE I
Genellikle hafif belirtilerin olduğu evredir.
Bellek kaybı (Genellikle yakın bellekle ilgili)
Günün tarihini hatırlamada güçlük
Daha önce bildiği mekanları tanıma güçlüğü (Örnek: Hasta kendi evinde olmasına rağmen nerede bulunduğunu karıştırabilir)
Karar vermede güçlük Kelimeleri bulma güçlüğü

EVRE II
Günlük yaşam aktivitelerinin sürmesini engelleyen belirtiler.
Belirgin bellek problemleri (Örnek: aile elemanlarının isimlerini unutma)Kendine bakım işlevlerinin bozulması (Örnek: yıkanma, giyinme gibi işlevlerde yardım gerekir)
Çevrede kaybolma (yalnız başına sokağa çıktığında kaybolur)
Konuşma bozukluğu artar
Halüsinasyonlar olur (Yani olmayan cisimleri varmış gibi algılar)

EVRE III
Hasta tamamen bağımlı hale gelir. Yani zihinsel bozukluklar belirgin fiziksel bozukluklarla beraberdir.
Yardıma rağmen beslenmede sorunlar olur
Arkadaşlarını ve aile fertlerini tanımada büyük güçlükler olur.
Yürüme güçlüğü (Hemen hemen yatağa bağımlı hal alır)
İdrar ve gaita kaçırma
Belirgin davranış problemleri olur.

EVRE IV
Tanı konulduktan sonra ortalama yaşam süresi 4-10 yıldır. Bazen bu 1-20 yıl da olabilir. Bu hastalar genelde aspirasyon pnömonisi veya araya giren enfeksiyonlarla kaybedilir.

TEDAVİ
Bu hastalığın kesin nedeni henüz bilinmediğinden hastalığı tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi yoktur. Ancak erken tanı ile, hastalığın belirtileri azaltılır ve ilerlemesi durdurulabilir ya da yavaşlatılabilir. Böylece hastaların yaşam kalitesi en yüksek seviyede tutulmaya çalışılır.